Şehrin kalabalığı, iş hayatının stresi ve daha pek çok problemden bunaldıysanız? Ruhunuzu yenilemenin tam sırası...
28 Haziran 2013 Cuma
Hayat sevgidir hayat bir enerjidir...
Hayat sevgidir hayat bir enerjidir
Vücudunuz yetenekli bir enerji dönüşüm merkezidir. Taşıdığınız trilyonlarca hücre, besinlerle aldığınız gücü enerjiye çevirebilen organcıklarla donatılmıştır. Yiyecek ve içeceklerle aldığınız gücü kullanılabilir enerjiye çeviren süreçler, müthiş bir düzen içinde tıkır tıkır işler.
Bu süreçleri etkileyen pek çok faktör var. Yaşınız, cinsiyetiniz, hormonal metabolik yetenekleriniz, genetik mirasınız ve kişisel sağlık hikayeniz bunlardan bazılarıdır.
HAYAT bir enerjidir. İhtiyacı olan enerjiyi beden ve ruhun o müthiş işbirliğinden alır.
Yürümek, koşmak, konuşmak, duymak, uyumak, gülmek, kızmak, yazmak gibi hayata ilişkin pek çok şey bu enerjiyi kullanır.
Ne vücudunuzun bol bol enerji üretmesi, Ne de kalorileri yüklenmesi kendinizi canlı ve güçlü hissetmenize yetmez. ´Enerji´ ve ´canlılık hissi´ arasındaki ilişkiyi sadece kaloriler belirlemez.
Canlılık hissinde, biraz ruh sağlığının ve biraz da duygusallığın yeri olması gerekir.
Coşkuya Önem Verin
YAŞADIĞINIZ HER GÜNDEN HAYATA DAİR BİR DERS ALIN
YAŞADIĞINIZ HER GÜNDEN HAYATA DAİR BİR DERS ALIN
Bazen birileri hayatınıza girer ve onların orada olmalarının, sizin bazı amaçlarınıza hizmet etmeleri, size ders vermeleri veya kim olduğunuz ya da kim olmak istediğiniz konusunda size yardım etmeleri demek olduğunu kesinlikle bilirsiniz.
Bu kişilerin kim olabileceklerini asla bilemezsiniz – bir oda arkadaşı, bir profesör, bir arkadaş, bir sevgili ya da tamamen yabancı biri – ama gözleriniz onlarla kilitlendiğinde, işte o an hayatınızı çok derin bir şekilde etkileyeceklerini bilirsiniz.
Bazen, başınıza gelen şeyler ilk başta korkunç, acı verici ve adaletsizce görünebilir ama sonraları aksine o engelleri aşmadan potansiyelinizin, gücünüzün, iradenizin ve yüreğinizin asla farkına varamayacağınızı anlarsınız.
24 Haziran 2013 Pazartesi
Yeteneklerinizi Test Edin
Yeteneklerinizi Test Edin
1-Yeni tanıdığınız bir insanda ilk olarak
A :) O insanın nasıl göründüğünü fark edersiniz. (Giyimi,dış görünüşü)
B :) Sesinin tonunu fark edersiniz.
C :) Kendinizi o kişinin yanında nasıl hissettiğinize dikkat edersiniz.
D :) O kişinin size öğretecek ilginç bir bilgiye sahip olup olmadığına dikkat edersiniz.
A :) O insanın nasıl göründüğünü fark edersiniz. (Giyimi,dış görünüşü)
B :) Sesinin tonunu fark edersiniz.
C :) Kendinizi o kişinin yanında nasıl hissettiğinize dikkat edersiniz.
D :) O kişinin size öğretecek ilginç bir bilgiye sahip olup olmadığına dikkat edersiniz.
2 – Size gerçekten etkileyen en son fimde
A :) Çekici oyuncular vardı
B :) Harika bir müzik vardı
C :) Sizi duygusal olarak etkileyen bir öykü vardı
D :) Size yeni bir şey öğreten bir bilgi vardı
A :) Çekici oyuncular vardı
B :) Harika bir müzik vardı
C :) Sizi duygusal olarak etkileyen bir öykü vardı
D :) Size yeni bir şey öğreten bir bilgi vardı
3- Şu sözlerden hangisi size daha uygun
A :) Önümü görmeliyim.
B :) Konuşulanları duymalıyım
C :) Hissettiklerimi bilmeliyim
D :) Düşünmeliyim
A :) Önümü görmeliyim.
B :) Konuşulanları duymalıyım
C :) Hissettiklerimi bilmeliyim
D :) Düşünmeliyim
Stress
Stress
Profesör öğrencilerine stress yönetimi konusunda ders veriyordu.
Su dolu bir bardağı kaldırıp dinleyicilere sordu,
"Sizce bu
su dolu bardağın ağırlığı ne kadardır?
Cevaplar 20 gr ile 500 gram arasında
oldu.
Bunun üzerine profesör şöyle dedi:
"Gerçek ağırlık farketmez. Bardağı
elinizde ne kadar süreyle tuttuğunuza göre değişir. Eğer bir dakikalığına
tutarsam, problem yok. Bir saatliğine tutarsam, sağ
kolumda bir ağrı oluşacaktır. Bir gün boyunca tutarsam, ambulans çağırmak
zorunda kalırsınız. Ağırlığı aynıdır ama ne kadar uzun tutarsanız o kadar ağır
gelir size."
Eğer sıkıntılarımızı her zaman taşırsak, er ya da geç taşıyamaz duruma geliriz, yükler gittikçe artarak daha ağır gelmeye başlar.
Yapmanız gereken bardağı yere bırakıp bir süre dinlenmek ve daha sonra tekrar
tutup kaldırmaktır.
Yükümüzü arada bırakmalı tekrar tazelenip dinlendikten sonra yolumuza devam etmeliyiz.
Yükümüzü arada bırakmalı tekrar tazelenip dinlendikten sonra yolumuza devam etmeliyiz.
İşten eve döndüğünüzde, iş
sıkıntınızı dışarıda bırakın.
Evinize taşımayın.
Yarın tekrar alıp
taşıyabilirsiniz...
Affet ve Özgür Bırak..
Affetmek;O kişiyi sevmek değil.
O kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.
O kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.
O kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.
O kişiyi kucaklamak değil.O kişiyi suçsuz bulmak değil.
O kişiyi haklı bulmak değil.
O kişinin verdiği zararları telafi etmek için çaba göstermemek değil...
Affetmek; kırgınlığın,
küskünlüğün,
nefretin,
Hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır.
Affetmek artık acıyı hissetmemektir.
Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.
"Duygusal unutma affetmenin diğer adıdır..."
Affet ve Özgür Bırak..
20 Haziran 2013 Perşembe
Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay “Bedenimin verdiği mesajları sevgiyle dinliyorum”
Düşünce Gücüyle Tedavi / Louise Hay
“Bedenimin verdiği mesajları sevgiyle dinliyorum”
Hayatta herşeyin olduğu gibi, beden de içsel düşünce ve inançlarımızın bir aynasıdır. Dinlemesini bilirsek bedenimiz daima bizimle konuşur. Bedenimizin her hücresi, düşündüğünüz her düşünceye, söylediğiniz her söze karşılık verir.
Sürekli düşündüğünüz ve söylediğiniz şeyler, beden yapınızı, şeklini, sağlığını ve hastalığı oluşturur. Asık görünüşlü bir surata sahip kişi, bu görünüşünü sevecen ve mutlu düşüncelerle oluşturmamıştır. Yaşlı insanların yüz ve bedenleri açık bir biçimde hayat boyu sürdürdükleri düşünce kalıplarını yansıtır. Siz yaşlandığınızda nasıl görüneceksiniz?
Bu bölümde bedende hastalık yaratan Olası Düşünce Kalıplarını ve sağlık yaratmakta kullanacağımız Yeni Düşünce Modellerini ve Olumlu ifadelerini göreceksiniz.
Affetmenin Beden Üzerindeki Etkisi
Affetmenin Beden Üzerindeki Etkisi
Yapılan bilimsel araştırmalarda affetmenin, kişinin fiziksel bedeni üzerinde çok belirgin rahatlamalar sağladığı açıkça gözlemlenmiştir.
Birisine veya bir olaya duyduğunuz kızgınlığı, öfkeyi, o kişiyi affetmediğiniz sürece, içinizde kor bir ateş gibi taşırsınız.
Sanmayın ki karşı tarafı yakarsınız, sadece kendi kendinizi yakarsınız. Çünkü öfkenin de kızgınlığın da kaynağı sizsinizdir. Kaynak kendi içinde kavrulur durur.
Sanmayın ki affettiğinizde karşı tarafı yüceltip, ona hediye verirsiniz. Sadece kendinizi öfkeden arındırır, özgürleştirirsiniz.
Karşı tarafın, sizin onu affettiğini bilmesine bile gerek yok, kendi içinizde kendiniz için affetmeniz yeter.
Affedememenin, kızgın olmanın Beden üzerindeki fiziksel tepkimeleri ;
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)